Giza Piramidi'nde gerçekleştirilen yeni bir keşif, antik yapının yalnızca bir firavunun son dinlenme yeri olmadığını, aynı zamanda dev bir enerji santrali işlevi gördüğünü ortaya koydu. Bilim insanları, piramidin iç yapısının elektromanyetik enerjiyi toplama yeteneğine sahip olduğunu belirtti. Bu bulgular, piramidin inşasıyla ilgili teorileri yeniden değerlendirmeye yöneltti.
Antik Mısır’ın görkemli piramitleri, yüzyıllar boyunca hem bilim insanlarını hem de araştırmacıları büyüleyen gizemler barındırıyor. Bu devasa yapılar, yalnızca mühendislik harikaları değil, aynı zamanda evrenin sırlarına açılan kapılar olarak da görülüyor. Bilim insanları, Giza Piramidi’nde yapılan yeni keşiflerin, bu antik yapının işlevi hakkında önemli ipuçları sunduğunu belirtiyor.
Yapılan çalışmalar sonucunda, piramidin 4 bin 600 yıllık yapısının elektromanyetik dalgalarla etkileşimde bulunduğu ve enerjinin belirli odalara odaklandığı tespit edildi. Bu tür araştırmalar, piramidin iç yapısının karmaşık bir enerji sistemi barındırdığını gösteriyor. Bilim insanları, bu bulguların piramidin tasarımındaki amacın daha büyük bir enerji üretimi olduğunu düşündürüyor.
Emekli havacılık mühendisi Christopher Dunn, piramidin inşasının ardında daha büyük bir amaç olduğuna dair güçlü bir inanç taşıyor. Dunn, piramidin Kuzey Şaftı’nın mikrodalga ve elektromanyetik enerjiyi iletmek için kullanılan bir yapı sergilediğini belirtti. Bu durum, Giza enerji santralindeki teorinin bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Dunn, piramidin pratik bir işlevi olmayan herhangi bir parçası olmadığını savunarak, antik Mısırlıların son derece gelişmiş inşaat tekniklerine sahip olduklarını öne sürdü. Bu teoriler, piramidin sadece bir mezar değil, aynı zamanda bir enerji üretim merkezi olduğunu düşündürüyor.
2018 yılında Rusya’daki ITMO Üniversitesi’nden araştırmacılar, piramidin radyo frekanslarıyla etkileşimde bulunduğu dalga boylarına odaklandılar. Bu çalışmalar sonucunda, piramidin iç yapısının elektromanyetik enerjiyi toplama ve odaklama yeteneğine sahip olduğu ortaya çıktı. Özellikle Kral Odası’nın, elektromanyetik enerjiyi diğer odalara göre daha etkili bir şekilde yoğunlaştırdığı bulundu.
Kireç taşı bazlı zeminin altında odaklanan elektromanyetik enerji, piramidin enerji dağıtımında kritik bir rol oynamış olabilir. Bu bulgular, piramidin iç yapısının karmaşık bir enerji sistemi barındırdığını gösteriyor ve araştırmaların devam etmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Dunn, Kraliçe’nin odasını “hidrojenin üretildiği bir reaksiyon odası” olarak tanımladı. Bu durum, piramidin iç boşluklarının enerji üretimi için kullanıldığını düşündürüyor. Ancak, antik Mısırlıların bu bilgileri nasıl elde ettikleri hâlâ belirsizliğini koruyor.
Rus araştırmacılar, Giza’daki bu keşiflerin günümüzde bazı pratik uygulamalara yol açabileceğine inanıyor. ITMO Üniversitesi ekibi, Büyük Piramit’ten edindikleri bilgileri kullanarak, radyo frekans aralığında benzer etkileri yeniden yaratabilecek nanopartiküller tasarlamayı hedefliyor. Bu keşifler, antik Mısır medeniyetinin bilgi ve teknoloji düzeyi hakkında yeni soruları gündeme getiriyor.